‘Çift iş’te çalışmak tercih mi, zorunluluk mu?
Günümüzde pek çok şirket ofisten çalışmaya dönse de hibrit çalışma modeli hayatımızdan temelli çıkmayacak gibi gözüküyor. Evden çalışmanın sağladığı esneklik işveren ve İK yöneticilerinin çalışanlar üzerindeki kontrolünü azaltırken, beyaz yakalılara da gizlice iki ya da daha fazla şirket için çalışmanın yolunu açıyor. Bu durum iş dünyasında endişe yaratıyor. Bunu fark eden vizyoner şirketler iyi yetişmiş insan kaynağını başka şirkete kaptırmamak için yetenek yönetimine, eğitime ve yan haklara odaklanıyor.
Teedo Online Eğitim Platformu Genel Müdürü Selçuk Aytekin, “İyi yetişmiş ve potansiyele sahip bir çalışanı elde tutmak, yetenek yönetimi stratejinizin ayrılmaz bir parçası olmalı. Bu nedenle kişisel ve mesleki becerilerini artırmak için onları desteklemelisiniz” diyor. Teedo, şirketlere çalışan memnuniyetini artıran, şirket içi yetenek havuzunuzu güçlendiren farklı ve kapsamlı eğitim seçenekleri sunuyor.
Pandeminin başlangıcında dünyadaki milyonlarca beyaz yakalı çalışanın aniden evden çalışmaya başlaması birçok yöneticiyi derinden sarstı. İnsanlar zorunlu olarak evden çalışmaya başladığında işverenler ve İK yöneticileri, çalışanlar üzerindeki kontrolün çok önemli bir kısmını kaybetti. Evden çalışanlar işe gidip gelmekten, ofisteki dikkat dağıtıcı işlerden ve yöneticilerinin şahin bakışlarından kurtuldu. Ancak bazıları, önlerine çıkan yeni özgürlük fırsatlarını kendi lehlerine çevirmeyi de ihmal etmedi. Günümüz ekonomik koşullarında istediği ücreti alamayan ve geçim zorluğu yaşayan pek çok çalışan, ‘çift iş’ yaparak aynı anda birden fazla gelire (double-dipping) sahip olma gayreti içine girdi.
McKinsey danışmanlık firmasının öngörüsü, ABD'de aynı anda çift işte çalışanların oranının toplam iş gücünün yüzde 5'inden az olmadığı yönünde. Eylül 2022’de Gallup'un anketine katılan üst düzey yöneticilerin yüzde 16'sı, yönetim ekibinin, firmalarındaki uzaktan çalışanların gizli olarak ikinci bir işe sahip olabileceğinden şüphelendiğini söylüyordu.
‘Çoklu çalışanlar’ olarak adlandırılan bu kişilerin sayısı Türkiye’de de giderek artıyor. "Babam, bizi üniversiteye gönderebilmek için iki işte birden çalıştı" söylemi, mevcut ekonomik koşullara bağlı olarak günümüze taşınmış durumda. Özellikle genç çalışanlar, artan maliyetleri karşılamak için ‘çift iş’e yöneliyor.
Evden çalışmanın sağladığı lokasyon ve saat özgürlüğü, ‘çift iş’e sahip olma seçeneğinden daha fazla çalışanın yararlanmasını sağlıyor. Bu da işveren ve İK yöneticilerini çeşitli nedenlerle endişelendiriyor. İlk neden, rekabet kaygısı. Özellikle gizli bilgilere sahip bir çalışanın rakip firmaya da hizmet etmesi endişe yaratıyor. Bunun dışında çalışanın performansının etkilenmesi, kendisinden beklenen iş kalitesini ve yoğunluğunu karşılayamaması da endişe konusu. Tüm bu nedenlerden ötürü iş sözleşmelerinde birden fazla işte çalışmayı sınırlandıran hükümlere artık daha sık rastlanıyor. İşverenin rekabet ihlali ya da yapılan ikinci işin mevcut işe zarar verdiğini ispat etmesi halinde sözleşme feshine kadar giden bir süreç işliyor. Son 5 yılda özellikle Z kuşağı ve yaratıcı endüstrilerde çalışanlar bu nedenle full-time ve sözleşmeli çalışmayı tercih etmiyor. Gerek Türkiye’de gerekse dünyada eğilim özellikle de pandemi sonrasında bu yönde gelişti. Çalışma koşulları bu eğilime göre düzenlenmediği ve bu durum işverenler tarafından dikkate alınmadığı takdirde önümüzdeki dönemde full-time ve ofisten çalışacak insan bulmakta daha zorlanılacağı iş dünyasında endişe konusu.
Aşırı tepki motivasyonu düşürüyor
Peki, böyle bir durumda yöneticiler genelde nasıl tepki veriyor? Birçok yönetici sadakatsizlik karşısında anında öfkeleniyor ve çalışanın diğer tüm işleri durdurması konusunda ısrar ediyor. Bu aşırı tepki, aradaki ilişkiyi sarsıyor ve çalışanın motivasyonunu da tamamen düşürüyor.
Diğer bir yönetici tipi ise buna iş yükünü artırarak tepki veriyor; "Başkası için çalışacak zamanın varsa benim için daha fazlasını yapabilirsin" diyor. Bu seçenek de performans düşüşüyle sonuçlanıyor ve genellikle çalışanın diğer işi tercih etmesine yol açıyor.
Bu konuda en olgun yaklaşım ise çalışanın başarısını kutlamak. Zor olsa da çalışanın ikinci işini kabul etmek ve yüksek performans sergileyen bir çalışanı takdir etmek, hatta ödüllendirmek, kişinin o şirkete ve işine olan bağlılığını artırıyor.
Çalışanınıza destek olun!
Geniş ve uzmanca tasarlanmış eğitim programlarıyla beyaz yakalı profesyonellerin kariyer gelişimine odaklanan Teedo Online Eğitim Platformu’nun Genel Müdürü Selçuk Aytekin, “Bugün özellikle Y ve Z kuşağı, artan yaşam maliyetlerini karşılamak, aynı zamanda farklı bir iş deneyimi daha yaşamak amacıyla ‘ikinci iş’te çalışmaya yöneliyor. Özellikle yaratıcı endüstrilerde çalışanlar, tam zamanlı ve sözleşmeli çalışmayı tercih etmiyor. Öyle ki şirketler yakın zamanda ofisten çalışacak personel bulamadığı gibi, önümüzdeki 10 yılda tam zamanlı çalışan bulmakta da zorluk çekecek. Oysa işverenler, bir çalışanı başka bir şirkete kaptırmak yerine, bu çalışanların mevcut pozisyonlarında üretken ve tatmin olmaları için tam olarak neye ihtiyaç duyduklarını öğrenebilir ve bunu karşılayabilir. İyi yetişmiş ve potansiyele sahip bir çalışanı elde tutmak, yetenek yönetimi stratejinizin ayrılmaz bir parçası olmalı. Kişisel ve mesleki becerilerini artırmak için onları desteklemelisiniz. Bu nedenle doğru işe doğru çalışan yerleştirmeyi, çalışana doğru yatırım yapmayı önceliklendiren tüm kurumsal şirketlerin bir eğitim bütçesi var ve yıl boyunca çalışanların ihtiyaçlarına, organizasyon şemasının gerekliliklerine yönelik eğitim programı satın alımları gerçekleştiriyorlar. Şirketler eğitimlerimizi, şirketin mevcut çalışan fayda paketlerine dahil ederek hem çalışan memnuniyetini artırabiliyor hem de şirket içi yetenek havuzunuzu güçlendirebiliyor” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı